Dostoyevski'nin 1862 yılında, "Ölüler Evinden Anılar" ile aynı dönemde kaleme aldığı "Kötü Bir Fıkra", yazarın en keskin, en acımasız ve en karanlık mizaha sahip satirik öykülerinden biridir. Bu eser, 1860'ların Rusya'sında popüler olan liberal ve hümanist ideallerin, gerçek hayattaki sınıfsal gerçeklikler ve insan doğasının karmaşıklığı karşısında nasıl gülünç ve yıkıcı bir şekilde çöktüğünü gözler önüne serer. Öykü, Dostoyevski'nin ileride "Yeraltından Notlar"da zirveye taşıyacağı, entelektüel kibrin ve teorik ahlakın pratik hayattaki acınası başarısızlığını anlatan bir ön çalışma niteliğindedir.
Konu
Öykünün merkezinde, yüksek rütbeli bir devlet memuru olan General İvan İliç Pralinski bulunur. Pralinski, kendisini yeni ve ilerici "insancıllık" akımının bir temsilcisi olarak görmektedir. Bu felsefeye göre, üstler astlarına karşı daha merhametli, daha yakın ve daha insani davranmalı, aradaki katı hiyerarşik duvarlar yıkılmalıdır. İki meslektaşıyla katıldığı bir akşam yemeğinde bu parlak fikirlerini büyük bir coşkuyla savunan General Pralinski, teorisini pratiğe dökmek için anlık ve son derece kibirli bir karar alır: o gece düğünü olan en alt rütbeli ve en yoksul memurlarından biri olan Pseldonimov'un düğününe davetsiz olarak katılacaktır. Bu eylemiyle, astlarına ne kadar modern ve eşitlikçi bir yönetici olduğunu kanıtlamayı ve onlara unutulmaz bir "lütuf" bahşetmeyi planlamaktadır.
Ancak General Pralinski'nin bu "soylu" niyeti, Pseldonimov'un sefil ve kalabalık evine adım attığı andan itibaren tam bir felakete dönüşür. Onun beklenmedik gelişi, fakir insanların kendi aralarındaki mütevazı ve samimi eğlenceyi anında dondurur. Neşe ve kahkahaların yerini, korku, şaşkınlık ve rahatsız edici bir sessizlik alır. General, bu buz gibi havayı kırmak için ne kadar çabalasa da, her sözü ve her hareketi daha da büyük bir yapaylığa ve gerilime yol açar. Kendisini onlardan biri gibi göstermeye çalışırken sergilediği her tavır, aslında derinlerdeki sınıf kibrini ve onlara karşı duyduğu tiksintiyi ele verir. Misafirlerin utangaçlığı, yoksulluğun getirdiği mahcubiyet ve General'in giderek artan paniği, düğünü adeta bir cenaze törenine çevirir.
Durumu kurtarmak için kendini içkiye veren General, sarhoş oldukça kontrolünü tamamen kaybeder ve rezalet doruk noktasına ulaşır. Yaptığı anlamsız konuşmalar ve sergilediği acınası tavırlarla kendini küçük düşürür ve en sonunda sızarak yeni evli çiftin yatağına yığılır. Bu an, onun "insancıllık" projesinin mutlak iflasıdır; yüceltmek istediği insanları en özel ve en mahrem anlarında aşağılamış, onların en mutlu gününü mahvetmiş ve kendi ideallerini ayaklar altına almıştır. Ertesi sabah derin bir utanç ve tiksintiyle uyanan General Pralinski, bu "kötü fıkra"dan tek bir ders çıkarır: insancıllık güzel bir fikirdir, ancak asla pratikte uygulanmamalıdır. "Kötü Bir Fıkra", tepeden inme bir idealizmin, gerçek insanları ve onların onurunu anlamaktan ne kadar uzak olduğunun ve iyi niyetin bile kibirle birleştiğinde nasıl acımasız bir silaha dönüşebileceğinin unutulmaz bir eleştirisidir.
|