Dostoyevski'nin 1848 yılında, Sibirya sürgünü öncesindeki üretken gençlik döneminde kaleme aldığı "Polzunkov", yazarın toplumsal eleştiriyi ve karakter psikolojisini mizahi bir çerçevede birleştirdiği keskin bir kısa öyküdür. Eser, bir sosyal ortamda toplanmış bir gruba, Osip Mihayloviç Polzunkov adında, herkesin alaycı bir sevgiyle yaklaştığı, adeta gönüllü bir soytarı rolünü benimsemiş bir memurun anlattığı trajikomik bir anıdan ibarettir. Polzunkov, dinleyicilerinin eğlencesi için kendi geçmişindeki en utanç verici ve acı dolu anlardan birini, büyük bir heves ve abartılı bir performansla sergiler. Bu anlatı yapısı, öyküyü sadece bir olaylar dizisi olmaktan çıkarıp, bir insanın kendi onurunu ve acısını nasıl bir gösteri malzemesine dönüştürdüğünün psikolojik bir incelemesi haline getirir.
Konu
Polzunkov'un anlattığı hikâye, onun gençliğinde hırslı bir memurken başından geçenleri konu alır. Üstü olan Fedosey Nikolayiç'in kızına âşık olan ve aynı zamanda bir terfi peşinde koşan Polzunkov, eline geçen bir fırsatı değerlendirmeye karar verir. Bir başka devlet dairesindeki yolsuzluğu ortaya çıkaracak önemli bir belgeyi ele geçirir ve bu bilgiyi amirine sunarak hem sadakatini kanıtlamayı hem de karşılığında büyük bir ödül almayı umar. Ancak onun naif ve hesapçı planı, kendisinden çok daha kurnaz ve acımasız olan amirinin entrikalarıyla darmadağın olur. Fedosey Nikolayiç, Polzunkov'u övgülerle ve sahte vaatlerle kandırır, elindeki belgeyi alır ve karşılığında ona değersiz bir senet verir. Ardından, Polzunkov'u herkesin içinde küçük düşürerek hem onurunu hem de umutlarını yerle bir eder.
Bu öykünün asıl çarpıcılığı, Polzunkov'un bu yıkıcı anıyı anlatma biçiminde yatar. O, bu trajik yenilgisini, sanki başkasının başından geçmiş komik bir fıkra gibi, kahkahalar ve abartılı jestlerle sunar. Bu durum, Dostoyevski'nin ileriki eserlerinde derinlemesine işleyeceği "gönüllü alçalma" ve "soytarılık maskesi" temalarının ilk ve en net örneklerinden biridir. Polzunkov, başkalarının alayına maruz kalmamak için, kendi kendini alayın merkezine koyarak durumu kontrol altına almaya çalışır. Kendi acısıyla dalga geçerek, o acının yıkıcı gücünü etkisizleştirmeyi umar. Ancak bu kahkahaların ardında, toplumda bir yer edinememiş, hırsları ve onuru ayaklar altına alınmış "küçük adam"ın derin acısı ve çaresizliği hissedilir. "Polzunkov", basit bir bürokrasi eleştirisinin ötesinde, gururun, utancın ve insanın kendi trajedisiyle başa çıkmak için geliştirdiği karmaşık savunma mekanizmalarının dokunaklı bir portresini çizer.
|