Fyodor Dostoyevski'nin edebi kariyerini başlatan ve 1846 yılında yayımlandığında Rus edebiyat çevrelerinde büyük bir yankı uyandıran ilk romanı "İnsancıklar", mektup-roman (epistolary) formatında kaleme alınmış dokunaklı bir eserdir. Roman, St. Petersburg'un kasvetli ve yoksul mahallelerinde yaşayan, yaşlı ve alçakgönüllü bir kâtip olan Makar Devuşkin ile onun uzaktan akrabası olan genç ve kimsesiz Varvara Dobroselova arasındaki mektuplaşmaları merkezine alır. Birbirine komşu ancak farklı binalarda yaşayan bu iki karakterin yazışmaları, okuyucuya 19. yüzyıl Rusya'sının sosyal adaletsizliğini, yoksulluğun insan ruhu üzerindeki ezici etkisini ve en umutsuz koşullarda bile yeşerebilen insani şefkatin derinliğini sunar.
Konu
Makar Devuşkin, Gogol'un "Palto"sundan fırlamış gibi görünen, toplumun en alt tabakasındaki "küçük adam" arketipinin bir temsilcisidir. Ancak Dostoyevski, karakterine Gogol'un aksine derin bir iç dünya, kendini ifade etme yeteneği ve onurlu bir kalp bahşeder. Makar, düşük maaşıyla zar zor geçinirken, tüm maddi varlığını ve manevi desteğini koruması altına aldığı Varvara için seferber eder. Mektuplarında, eski püskü ayakkabılarından, iş yerinde gördüğü horlamadan ve insanların kendisine acıyan bakışlarından duyduğu utancı samimiyetle dile getirir. Onun için en büyük korku, yoksulluğun kendisinden çok, bu yoksulluk yüzünden insanlık onurunu kaybetme ihtimalidir. Bu mektuplar, onun sadece hayatta kalma mücadelesini değil, aynı zamanda Varvara'ya duyduğu saf, karşılıksız ve baba şefkatine yakın sevgisini de gözler önüne serer.
Varvara ise geçmişinde yaşadığı travmalar ve ailesinin çöküşü nedeniyle hayata karşı güvensiz, kırılgan bir genç kadındır. Makar'ın mektupları onun için bir sığınak, dış dünyanın acımasızlığına karşı bir koruma kalkanı olur. Kendi mektuplarında geçmişini, korkularını ve hayallerini anlatarak Makar ile arasında güçlü bir duygusal bağ kurar. Bu iki yalnız ruh, birbirlerine yazdıkları satırlarda teselli bulur ve St. Petersburg'un soğuk atmosferinde birbirlerinin kalbini ısıtır. Ancak roman, bu masum ve dokunaklı ilişkinin acı bir gerçekle yüzleşmesiyle trajik bir sona doğru ilerler. Sosyal ve ekonomik koşulların dayattığı çaresizlik, Varvara'yı zengin ancak kaba bir toprak sahibi olan Bay Bıkov'un evlilik teklifini kabul etmeye zorlar. Bu karar, Makar'ın dünyasını başına yıkar. Onun için Varvara'nın gidişi, sadece sevdiği birinin kaybı değil, aynı zamanda hayatının anlamının, onur mücadelesinin ve insanca var olma çabasının da sonudur. Dostoyevski, "İnsancıklar" ile sadece bir sosyal dram yazmakla kalmamış, aynı zamanda ilerideki büyük eserlerinde derinlemesine işleyeceği insan psikolojisi, onur, fedakârlık ve sevginin en çetin şartlardaki tezahürleri gibi temaların ilk ve güçlü bir örneğini ortaya koymuştur.
|